26 Şubat 2020 Çarşamba

Benim başarım yok başarısızlıklarımı anlatsam olmaz mı?

Bu yazıya başlamadan önce laptop'un başında bekledim, gariptir ki hiç düşünmeden. Eskiden olsa yazmadan önce beklemez direk yazardım. Evet insan değişiyormuş, değişmeye başladığımı farkedince anladım. Neden bu sayfayı açtım ve neden yazılarımı hiç tanımadığım senle paylaşıyorum. Gerçekten okuyor musun yoksa yanlışlıkla mı geldin buraya bilmiyorum. Ama nedense insan tanıdıklarıyla konuşmaktan ziyade tanımadığı insanlarla konuşurken daha rahat. Sanırım bir daha görüşmeyeceğiz ondan olabilir. Sana biraz başarısızlıklarımdan bahsedicem umarım sıkılmazsın. Evet doğru okudun başarısızlıklarım. Herkes başarısından bahsediyor. Televizyonu açıyoruz "Kim beş yüz milyar ister" programında o şu okulu bitirmiş o bu okulda yüksek lisans yapıyor bir başkası yurt dışını gezmeye gitmiş yada şimdinin modası "youtuberlık" haa bide tikitok fenomenliğiyle instagram popileri de var her gün ne yediğini gördüğümüz her gün gezdiği ülkelerden el sallayan vs vs.
Ben 24 yaşında üniversiteden mezun olmuş birisiyim. Biraz daha geçmişe gidelim mi?Almanyanın minik bir şehrinde ağustos ayının bilmem ne gününde doğmuş pardon kalp atışım yavaşladığı için doğmaya zorlanmış bir insanım çok mu geri oldu ya pardon. Başarısızlıklarla dolu ömrüm daha doğarken trajikomik başladığı için başa döndüm. Her super kahramanın bir doğum hikayesi vardır ya benim ki de buydu neyse ilkokul, ortaokulda 4 farklı okulda 3 farklı şehirde okumakla geçti. Değiştiriyorum okumaya çalışmakla geçti. Şehir değişikliği normalde iyi gelirde, o yaşlarda kafamı karıştırdı tabi. Dışardan gelen cahil türk genci olarak kültür şokuna marus kaldım. İnsanların hep yanında olacağına inanan o saf insanlardan biriydim evet nesilleri tükenmedi. Dışlanmalar, dövülmeler, saç baş çekilmeler, kıskançlıklar vs derken bir şekil de bitti ortaokul. Benim zamanımda bilirsin sbs vardı yeni gelmiş daha. Muhteşem eğitim sistemimizle ilk denekler bizdik 7.sınıfta. Haa bide o dönemler alt çenem geride diye bir alet takıyodum suratıma, böyle kocamana demir yığını birşeydi. Dişlerimde de tel var. Tam bir dalga geçilesi insandım. Ben aynaya dahi bakamazken insanlar güzelce bakıyordu bana. Sbs diyodum konu dağılmasın. Berbat bir puan aldım. Hatırlamıyorum kaç aldım ama hiç bir lise tutmuyordu onu hatırlıyorum. Ortalamam ile düz , dümdüz bir liseye kayıt oldum. Dışlanmalardan, bıkan ben oturup derse kendini vereceğine tam tersi kafayla " Beni kimse dövemez artık!" diye bir gaz herkese dayı demeye başladım(ayıya dayı hesabı). Kendimi bir halt sanarak gerim gerim gerilerek liseye devam ettik. Lisenin ikinci yılı yine kavga olayları patlak verdi. Tek fark karşılık vermemdi. Haa unuttum peder bey kendime güvenim gelsin diye 5.sınıftayken taekwondoya yazdırmıştı beni. Hoş tabi bir halta yaramadı. Lise 2ye kadar devam ettim gene başka şehre gidicez diye bıraktım. Taekwonda dediğime bakma ya haftanın 3 günü sıraya dizilip "TEK WAN DO" diye bağırmak için gidiyordum. Toplasan 5 musabakaya gitmişimdir. Merak etme beşini de kaybettim. Ne sandım kazanacağımı mı? No ... no....no ben sana başarışıklıklarla dolu hayatım diyosam hiç başarı yok bekleme boşuna. Neyse sonra başka şehre gittik lise 3 de . Çok garip bir yerdi. Eski şehrimde birinin koluna çarpsam saç baş girerdik burda birine çarpınca ben hatalı olsam da özür diliyorlardı. Çok garipti cidden. Sonra bide bütün sınıf ders çalışıyordu. Hahaha çok komik ya ders diyorum sana çalışıyorlardı diyorum. Dışlanmayım diye bende başladım çalışmaya. Öyle böyle geçti 2 yıl mezun olup sınava gircez. O dönemde hoşlandığım bir çocuk vardı, en başta demiştim ya yazardım diye onu düşünerek yazardım. Aşk hayatımı da unutmayalım. Ondan öncede olmuştu birisi de aldattı yani o da başarısızlık. Sonra dur bundan hoşlanıyordum 1 bucuk yıl boyunca dur geliyor bomba sevgilisi var, vardı. son yıl ayrılmışlardı bende bir gaza gel gittim itiraf ettim verdiği cevap edebiyatçılara taş cıkarır nitelikteydi söylüyorum hazır mısın ? Dedi ki "ee benden ne istiyorsun?" vov süper cevap 40 yıl düşünsem aklıma gelmezdi vallaha. Bende dedi ki " hiç bir şey sadece üzerine kusmak istedim, şimdi rahatladım." ciddiyim böyle dedim yalan yok! Üniversite sınavını unuttukkk. Sınava girdim vovv bekle super sonuç geldi ... FAİL... Sana dedim ya bekleme başarı diye. Tercih dönemi geldi , tercih yapmak istemedim babam dene şansını dedi tamam dedim. Şansızlık kalp ben. Tercih yaptım veee hatalı tercih yapmışım kodu yazarken numarayı yanlış yaz iki yıllık bir bölüm . Ahh bide çıkmaz mı? Sonuçlar açıklandı ekran bana ben ekrana babam bana annem babama bakıyor. Merak etme ufak sıyrıklarla kurtuldum işin içinden. Tekrar hazırlandım. Ve biz yine başka şehre gitmeliyiz. Ailemin peşine takıldım. Yeni şehir yeni insanlar rahat olur diye düşündüm. Hayalim elektrik mühendisi olmak. 1 yıl öyle böyle geçti. Haa aşk hayatımdan kısa bir kesit de orda oldu. Arkadaşımın birisini seviyordu dershanede ama baya aşıktı çocuğu takip etmeler onu görünce heyecanlanmalar falan bende sırf ders modundayım. Neyse üçüncü bir arkadaşımız daha var bir gün üçümüz boş bir sınıfta ders çalışıp muhabbet ediyoruz. Ardından o çocuk sınıfa girdi birden. O üçüncü arkadaşı yanına çağırdı bişiler diyor dışarda diğer onu seven arkadaşım da eli ayağına dolandı nasıl heyecan yapıyor. Sonra arkadaşımız geldi ne dediğini söyledi . Hazır mısın? Çocuk benden hoşlanmış ,benimle konuşmak istiyormuş. Evet bir kez daha aşka lanet ettim. Arkdaşımın hayal kırıklığı ve bana bakışı. Sonra arkadaşlığımız mış gibi yaparak geçti. Çocuk her gün beni eve kadar takip etti. Hayatımda bir sapık takipçim eksikti zaten. ( Polise vermekle tehdit edince kurtuldum)
Üniversite sınavına girdik okul ortalamam yarı yarıya düşecekti ümidim de onla birlikte düşmeye başladı. Sonuclar açıklandı ehh gideri vardı. (Varrrr sanıyordummm.) Yine muhteşem eğitim sistemize hayranım sıralamalar ve puanlar birbiriyle ne kadar uyumlu öyle ahh ahh. Puan tutmaz sıralama tutar , sıralama tutmaz puan tutar. Süper. Tercih döneminde listeye doldurdum elektirk elektronık ama sıralamaya göre %1500 tutarları yazdık hocamla vallaha. "Tuttu mu ayy canım tuttu dimi " dediğini duyar gibiyim. No tatlım no burası Hollywood film seti değil. 27. tercihe hocamın rastgele yazmış olduğu benim yazdığını dahi unuttuğum bir bölüm geldi. O da mühendislik sadece. Elektrik gibi hissiyatı yok. Bir yıl daha gücüm yok diye gittim o bölüme. Gider gitmez ingilizceye başladım kursa gittim işe yaramadı kendim çalışmaya çalıştım 5 yılda anca halledebildim. Sınav ingilizcesi değil ama yanlış olmasın. Derdimi anlatırım şakır şakır yani. İkisi farklı şeyler. Sonra o seminer bu panel senin gezdim durdum. Maksat Cv mi doldurmak. 4 yıllık üniversitede iterek 5 yılda bitti. Bir kaç iş başvurusu yaptım. Sorulan sorulan çok mukemmeldi. Cidden şu özel sektöre hayranım ya bayılıyorum. Ne mi sordular ? Dur sırayla söylüyorum iyi dinle:
1- Kendinizi tanıtınız.
2- Tecrübeniz yokmuş bu biraz sıkıntı olur bizim için.
(Mezuniyet tarihim Cv de yazıyodu ama neyse , belkide paralel evrende yapmıştır diye düşünmülerdir, onlarda haklı canımç)
3- Başka yabancı dil biliyor musunuz?
( Almanca var diye yazmıştım ama yeterli değil sanırım özür dilerim benim hatam çince falan da öğrenmem lazımdı.)
4- Yüksek lisans düşünüyor musunuz?
(Bu hileli soruymuş sonradan öğrendim. Hayır demek lazımmış cevap için ne bilim ben belki prestijli arıyorlardır diye evet demiştim.)
5- Neden bizi seçtiniz?
(ilanı gördüm başvurdum diyemedim hayalim sizin sektördü demiştim işe yaramadı)
6- Neden sizi seçelim?
( Vallaha ben olsam kendimi seçerdim de siz kaybettiniz artık ne diyim.)
Bir arkadaşıma da "Yaşınız küçük "diyerek işe almamışlardı aynı yaşdayız oda yeni mezun oldu evet. Aşkı unutmayalım. Üniversitede hayatım boyunca 2 kişiyle ciddi konuştum. 1.si farklı inancımız vardı olmadı. 2.si de söylediklerimi aşağılar gibi konuşuyordu olmadı. Sonra platonik olayına döndüm 3 kişiden hoşandım öyle uzaktan. Arkadaşlarım tam stalkçıydı. Bil bakalım noldu. Hepsinden farklı dönemlerde hoşlanmama rağmen süper bir denk gelişle hepsinin de sevgilisi vardı. Haa şeyi unuttum . Şu lisede itiraf ettiğim ve muhteşem cevap veren varya? Benim itirafımdan 1 -2 hafta sonra eskisiyle barıştı. Evetttt cınım benim sayemde ahh ben canım ben. Peki deyip devam edelim başarısızlıklarıma.
Bu yol tutmayacak dedim bari yüksek lisans yapayım dedim en azından bilgimi artırırım, öğrenmeyi seven bir insanım çok kitap okurum onlar da olmasa zaten ahh neyse. Kendi üniversitemin takviminden sınav tarihine baktım hazırlanmaya başladım bide 3 defa ales 2 defa yds 1 defa yökdil e de girdim. Sonuç mu ? Bence anladın sen onu cınım. Üniversitenin yaptığı ingilizce sınavına girdim. Evet evet 5 yıldır ingilizce öğreniyorum. Ama karışıklık olmasın genel ingilizce o . Aa aaa bide sınav ingiliccesi var. Yes yes all right . Sonuç ... FAİL... Neyse bir sonraki sınav şubatta ona çalışırız. Hee şubat geldi aha bu şubattı. İngilizceden geçtimm yuppiii. Bilimsel sınav mı ? Sınav mı vardı ? Ovv sorrry. I forgot. Yok canım unutmadım ona da çalıştım 3 ay önceden başladım. Sonuç mu ? Acaba nedir nedir ? Sonra dedim ki boş durmayım evde özel öğrenci olarak gideyim vakit kaybetmem. Ay bil bakalım ne oldu ? "Yök'ün yaptığı son dakika açıklamasına göre artık özel öğrenci alımı YOKMUŞ!" Aa aa şaşırdık mı no .. no ...no... 
Diğer sınav Temmuz da . Mayıs da Ales var , Haziranda da KPSS var yine şansımı denicem.
Üniversitede param yetmiyor diye değişik değişik işler de çalışmıştım. Günlüğü 40 tlye komilik , 70 tlye yemek yol dahil kıyafet satmak, 50 tlye 9 saat ayakta stand da satış yapmak. Biliyorum herkesin hayatı zor , hayatın kendisi zor. Yaşamak zor, ölmek zor, nefes almak çok zor. Şu internette gezen motivasyon sözlerine bakınca istemsiz gülüyorum. Günlerce ağlayınca değişiklik olmuyor, yine güneş doğuyor ve uyanıyorsun. Umut var mı içimde kaldı mı bilmiyorum. Denemekten vazgeçer miyim? Sanmıyorum. Şikayet etmiyorum sadece anlatıyorum sana,ona, kendime. Sadece yoruyor, bu kadar başarısızlık yüzünden attığım her adım da korkuyorum. Ve bu korku beni sanki içten içe yiyor. Motivasyon kitapları, sözleri boş geliyor. Bazen motive olmak için insanın kazanma duygusuna ihtiyacı vardır. Doğru burası hayat burda mutlu son yoktur. Burada sadace son vardır.

Ne zaman ilerleme kaydetme şansımız olsa bitiş çizgisini ileri alıyorlar...
"Kim beş yüz milyar ister" e başvurursam eğer "Benim başarım yok başarısızlıklarımı anlatsam olmaz mı?"
Sizi güzel bir şarkıyla başbaşa bırakıyorum...

24 Ağustos 2019 Cumartesi

YAŞAMAK NEDİR?


Yolun sonunun ne olduğunu bilmediğin bir otobüse bindiğini düşün. Hiçbir durakta inmiyor. Şöföre nereye gittiğini sormuyor , kulağına taktığın kulaklıkla telefondan seçtiğin en sevdiğin şarkının eşliğinde gidiyorsun. Kafanı cama dayıyorsun diye bir şey söylemiyorum , çünkü biliyorum gerçekte böyle bir şey yapamadığımızı. Kafanı koltuğun arkasına yaslıyorsun. Otobüsün en arkasında ki koltuk sanki sana ayrılmış gibi kimse gelip oturmuyor bile yanına. Yola nasıl çıktıysan öyle bitecek gibi , yapayalnız. Uzun bir yolculuktan sonra otobüs iyice doluyor yanına birisi oturuyor. Bir bayan senin yaşlarında veya daha küçük ya da daha büyük. Ne fark eder, iyi anlaşıyorsunuz. Konuşuyorsunuz. Hayat hikayelerimiz çok kısaymış gibi koca bir ömrümüzü 1 saatlik otobüs yolculuğuna sığdırmayı başarıyoruz. 1 saat çabucak geçiyor. Ve o kız otobüsten iniyor tabi sen yola devam ediyorsun. Yol henüz daha bitmedi. Tekrar kulağına kulaklığı takıp hep senin olan yalnızlığına bürünüyorsun. O kadar yoruldun ki uyuya kalıyorsun. Aradan geçen belli belirsiz zaman diliminden sonra uyanıyorsun. Gözlerini açmadan kulağındaki şarkının bitimine denk geliyorsun ve dışarıdaki sesleri duyuyorsun. Duyduğun tek şey arabanın yolda çıkardığı takur tukur sesler. Zar zor sanki yorgunluğunu atamamış gözlerini açıyorsun. Göz kapaklarının arasına sızan gün ışığı yakıyor gözlerini .Kendine geldiğinde puslu ekranın arkasında seni izleyen o kahverengi gözleri görüyorsun. Gün ışığının etkisiyle kahverengiliği o kadar belirgin ki açık kahve olduğunu hemen anlıyorsun. Ne olduğunu anlayana kadar sanki saatler geçmiş gibi hissediyorsun ama geçen sadece 2 saniyelik bir an. Kendine gelip kafanı kaldırdığında o güzel kahverengi gözlerin gülümsediğini görüyorsun. Sonra sen utanıp kafanı cama doğru dönüyorsun. Müzik listen sanki senin için çalışıyormuş gibi o ana uygun bir aşk şarkısı çalmaya başlıyor ve sen daha da heyecanlanıyorsun. Tekrar bakmaya çalışıyorsun çaktırmadan ama kendini ele veriyorsun. Sen ona bakarsın da o zaten sana bakıyordur durumu var ya hani kitaplarda okuduğun hep, işte şuan bu kitabın ana karakteri sensin. Ne kadar inanamasan da. Azıcık cesaretin çözemeyeceği bir şey yoktur. Kafanı yavaşça çeviriyorsun ve o da utanmış olmalı ki önüne bakarken buluyorsun onu. Senin baktığını anlamış olmalı ki o da kafasını çeviriyor. Senin koyu kahve gözelerin ve onun açık kahve gözleri buluşuyor o güzel güneş batımında. Evet aynı filmlerdeki gibi ama tek farkla o kadar yavaş değil, adeta zaman durmuş gibi. Saniyelik anlar ama sanki bir ömür. Buluşan gözlerin ardından tebessümler doluyor etrafınızı. Konuşmak için birbirinizi beklerken o cesaret ışığını yakıyor. “Selam! Ben …… ”.Sen de uzattığı ele bakıyorsun kendine gelmen biraz zamanını alıyor ve havada asılı kalan elini tutuyorsun. İçine işliyor sanki. Sıcacık. Yumuşacık. Sanki güven aşılıyor sana. Elektrik almak vs değil bu , bu bambaşka bir şey .Bu duyguyu daha önce hiç yaşamadığını biliyorsun bu yüzden ne olduğunu o an anlayamıyorsun. Bütün bu hislerden kurtulup konuşmaya başlaman dakikalarını alıyor. Cevap veriyorsun sende elini bırakmadan : “ Selam! Ben de ….. ” diyorsun. Ve elini hala tuttuğunu fark ediyorsun. Hızlı bir hareketle elini çekiyorsun. Utandığından kafanı çeviriyorsun dışarıya. Sonra bir zaman sonra muavin önünde yiyecek ve içecekle geliyor. Ne içersiniz diye ilk ona soruyor. Kahve istiyor 2 si 1 arada sanki senin içini okumuş gibi. Kulağında kulaklık olduğundan olmalı koluna dokunuyor, eliyle kahveyi işaret ediyor ve muavini gösteriyor. Gülümsüyorsun. Bu hali o kadar tatlı geliyor ki sana. Dişlerin gün yüzüne çıkacak kadar gülümsüyorsun. Ve 2 si 1 arada kahve yanına tuzlu kraker istediğini söylüyorsun. Muavinin uzattığı kahveyi ve krakeri alıp önündeki masaya koyuyor ve gülümsüyor. Sanki dünyada ki kimse onun gibi gülmüyor. Bu gülüş başka gülüş. İnsanın içini ısıtan. Otobüse neden bindiğini unutturan. Hatta otobüste olduğunu bile unutturan bir gülüş bu. Teşekkür edip kahvenden bir yudum alıp dışarıyı seyre koyuluyorsun. Onun seni izlediği hissi o kadar garip ki hep merak etmişsindir ve şuan onu yaşıyorsun. Kahvenden aldığın her yudum seni kendine getiriyor. Kalbin kahvenin etkisinden mi yoksa onun az önce koluna dokunduğundan mıdır bilinmez hızlı hızlı atmaya başlıyor. Birden nefes almak bile zor geliyor, başın dönüyor. Sana bakan gözler var dönüp ona bakıyorsun. Kulaklığını çıkarıp tekini ona uzatarak: “ Dinlemek ister misin ?” diye soruyorsun. Elini uzatıp, kulaklığı alıp, kulağına takıyor. Ve gözleriyle tuhaf bir bakış atıyor sana. “ Bu kulaklık bozuk herhalde, ses gelmiyor .” diyor. Sen de “ Bazen kendi melodini dinlemek insana daha çok huzur verir. “ diyorsun. Gözlerinde ki bakış tuhaflıktan şaşkınlığa dönüyor ve gülümsüyor. “ Çok haklısın. “ diyor. Tek kelimeler edilen bu konuşmalar yıllardır konuşuluyormuş hissi veriyor ya işte en garibi de bu. Elindeki kahvenin soğuduğunu fark ediyorsun. Dibinde kalan tek yudumu kafana kaldırıyorsun. Bardağı indirdiğinde onun kulaklığı çıkarmış sana baktığını görüyorsun. Soru işareti dolu gözlerle ona bakıyorsun. O da hüzünlü gözlerle sana. “ Benim durağıma geldik .” diyor. Sen neye uğradığını bile anlamıyorsun. Ne diyor, ne anlatmaya çalışıyor bomboş düşünceyle ona bakıyorsun. Harfler kendi derdinde havada dolaşıp sana gülüyor kahkahalarla. Biri tokat atıp uyandırsın bu rüyadan diye dua ediyorsun içten içe. Ya hiç tanışmamış olmayı ya da hiç gitmemiş olmasını istiyorsun. Ağzından sadece “ Ne ?” kelimesi dökülüyor. Ve o sadece “ Gitmem gerek!” diyip ayağa kalkıyor. Ve sen sadece arkasından baka kalıyorsun. O otobüsten inmiş, ve otobüs hareket etmesine rağmen senin gözlerin hala kapıya bakıyor. “Kısa süreliğine gitti, geri gelecek.” Düşünceleri beyninde cirit atıyor. Kendine muavinin seslenmesiyle geliyorsun. Elinde boşalmış kahve bardağını istiyor. Kafanı ona çeviriyorsun. Gözlerin dolmuş. Tek bir laf daha etse ağlayacaksın. Bardağı uzatıyorsun.  Arkana yaslanıp kafanı cama çeviriyorsun. Nerdeyim ben, nereye gidiyorum, bundan sonra ne yapacağım? Hiçbir sorunun cevabı yok. Sorular var ama cevaplar yok olmuş gibi. Sol gözünden akan tek damla gözyaşı seni rahatlatıyor. Sanki bütün sorunlar tek bir gözyaşıyla silinip gitti. Senden geriye kocamana bir kız kaldı. Büyüdün hem de beş yaş daha. Her dert insanı olgunlaştırırmış derler doğruymuş artık bunu biliyorsun.  Artık kendini bu yola daha hazır hissediyorsun. Kendinden emin gözyaşlarını içine akıtarak yola devam ediyorsun…
Günler, aylar, yıllar geçiyor. Gelen gidiyor. Ve sen kulaklığını takıp devam ediyorsun yola. Bir gün, bir gün birileri gelecek ve yanına oturacak. Bu yol onlar geldiğinde, onlarla birlikte bitecek. Bunu da yolda ilerledikçe göreceksin. Tıpkı yaşamımız gibi…


21 Ağustos 2017 Pazartesi

Merhaba ?
Uzun zamandır yazamıyorum. Çünkü Almanca kursuna yazıldım. Baktım olmuyor, Mannheim Üniversitesinin kursuna kayıt oldum. Türk parasına çevirince baya tuzlu ama eğitimi çok güzel. 28 Ağustosta bitecek. Hiç bitmesin istiyorum ya. Sınıf çok eğlenceli. Her ülkeden insan var. Hiç Türk yok(bu benim için iyi). Her hafta sınav oluyoruz. Buradaki sayı sistemi ters işliyor yani en iyi not 1.0 En kötü not 6.0 , 4.0 ve üstü alırsan geçiyorsun. Alamassan yani 4.1 olsa dahi kalıyorsun. Benim ilk sınavım iyidi sadace kelime sınavım kötü geldi :( (Almanca da "der,die,das" artikelleri  var kelimelerin başına bunlar geliyor, kelimeleri ezberlemek zorundasın bide bunların plural'ları var yani çoğulları onlarıda bilmek zorundasın. Ör: das Auto , die Autos gibi çok acayip ya, bide büyük harfli kelimerler vs olayı da var.)
Bide hoca dersi ingilizce anlatıyor bazı yerlerde. İngilizcem var ama perfect değil. Bazen kafam çok karışıyor ama çoğunlukla anlıyorum. Zaten anlamasam devam etmezdim 1 aydır. :) Cuma günü sınavım var. Dinleme, Okuma ve Kelime :( çok korkuyorum bu son sınav ve kalırsam sertifika vs alamam. Para da boşa gider :/ Çok çalışmam lazım. Odamı görseniz her taraf post-it kelimeler dolu. Haftaya salı da grammatik ve text var yani boş bir sayfaya 60 kelimelik yazı yazıyoruz. Bunlardan korkmuyorum. Zaten en güvendiğim dinleme , grammatik ve text . İnşallah başarılı bir şekilde bitiririm bu kursu. Ve geriye dönüp baktığımda pişman olmam. Türkiye'ye gidince de unutmamak için annemle ve kardeşimle almanca konuşacağım. Ve haftalık 2 sayfa metin çeviri yapacağım. Hem almanca hem de ingilizce. Aslında kurs bittikten sonra da 1 ay buralardayım. O zaman başlarım. Her gün izlediğim amerikan dizileri ingilizce alt yazılı tekrar izliyorum. Çok faydası oluyor. Telafuzum düzeldi. Sadece hızlı konuşmak kaldı ve kelimelerrr! :D
Bu yıl son yılım üniversitede ve bizim bölümde tez var. Hala konumu belirlemedim. Aslında konun yoksa dahi hocamız yardımcı oluyor ama en azından aklımda bir fikir olsun istiyorum. Yıllardır dil çalışmaktan kendi  bölümüme çok yabancı kaldım. Aslında çeviri yapacaktım ya bunu benim bölümün makaleleri olabilir. Mantıklı. Bide bu yaz kendi bölümüm ile ilgili kendimi nasıl geliştirebilirim bilmiyorum. Üniversite bitecek ama hiç birşey bilmeden eksik olarak bitmesine izin veremem.  Nereden başlayacağımı bilmiyorum ama başlamam gerekiyor. Kursum bittiğinde ilk ele alacağım konu bu olacak. Bide bu dilleri hallettikten sonra belli seviyeye gelince korece öğrenmeye başlıcam. O kadar çok istiyorum ki bunu. Kursa gidecek param ve bulunduğum şehirde yok. Hocamın dediği gibi " Bir dili öğrenmek anahtar gibidir. Sadece kapıyı aç." Bende kapıyı açıyorum bu yüzden korece öğrenmem zor olmayacak zaten en zor kısmı halledildi. Hangul :) okuyuyorum bazı kelimelerde dizilerini çok izlediğim için aşınayım. Gramatik vs hallederim. Herşey sırayla tabi.Topik sınavına girmek istiyorum inşAllah yapacağım. 5 yıl sonra geriye dönüp baktığımda hayatımı boşa yaşamışım demeyeceğim. Elimden geleni yapıp . Sonunda ise " Ben Yaptım!" diyeceğim.
Don't You Give Up! Just Remember; Dreams!

23 Temmuz 2017 Pazar

What's Up ?
Bugün ne var menüde ? Bende akşam yemeği yok neden bende bilmiyorum. Almanya' ya geleli akşam yemekleri yok. Az önce biraz Almanca çalışıp geldim.

-----"Almanca da 4.günüm kalan gün sayısı 69"-----
 
Bir kaç gündür vakit bulamadım ev çok kalabalıktı. Birde internetten çalıştığım için çocukların yanında açamadım laptop. Bugün de eve gelince aynıydı bende gece (23.00) çalıştım. Balkonda çalıştım hava çok güzel. Yüzüme vuran laptopun ışığını saymassak :D Hava da yağmur yağacakmış gibi. Bu aralar yağmur çok yağıyor geceleri. Gündüz ise çok sıcak. 
Bugün çarşıya çıktım. Yeni açılan bir AVM vardı adı "Q6Q7" . Ne ilginç değil mi ? :) Orda " OhJulia Authentic & İtalian Food ' da " Buzlu kahve içtim. Benim için Türkiye de bir mekanın Türk Kahvesi güzel ise herşeyi güzeldir. Yurt dışında da Sade kahve & Buzlu kahvesi iyi ise güzeldir. Farklı düşünce tarzı biliyorum ama nedense hep öyle olunca. Tezim doğruluk kazandı.Konuyu yine dağıttım :) 
Sonra en sevdiğim yere gittim. "Big Pom" . Yemek yemeye aşık biri olarak en sevdiğim yemekler Pirinç pilavı ve patates kızartması! I love so much !!! Yemeğim bitince sıradaki durak sizce ne ? Bence doğru tahmin " Market " :). Yemek yapmayı da çok severim ama şartlarım çoktur mutfakta.

1. Mutfak sadece bana ait olacak. ( giriş-çıkışlar engellenmeli)
2.Eksik ürün olmayacak.( Olursa yapmayı bırakırım hemen)
3. ve en önemlisi YEMEK YAPMAYI İSTEMELİYİM! :D

Çok şey istiyorum değil mi ? Keyfime çok düşkünüm sanırım. Ama yinede bana önyargılı yaklaşma tanısan seversin gerçekten :)
Kendine iyi bak .

Take Care ! See you ..''
Bişi daha ; acaba okuyan var mı? Varsa ses versin lütfen...

21 Temmuz 2017 Cuma

Selam! Hoşgeldin! (O_O)
       Bugün nasılsın? Umarım her şey yolundadır. Bugün çok yoruldum. Üniversite tatil olalı 1 ay oldu. Tatil için Almanya'ya geldim. Dil öğrenmek için kursa gidecektim ama çok pahalı. Türkiye'de daha ucuz. Bu yüzden her gün kendim çalışmaya karar verdim. Çalışma kitabı bulamadığım ve olanlar da pahalı olduğu için internette ki videoları izlemeye karar verdim. (Zorunlu bir karardı ama yapacak birşey yok değil mi ? (: ) Bide telefon uygulamaları var, onlara bakmaya pek vakit bulamasam da bir gün bakmam için telefonun hafızasını dolduruyorlar. Biraz konuyu dağıtacağım hazır mısın ?
Sayfamın adı neden 'hayallerim benim ' bunu söylemek istiyorum( açıklama kısmı kısa olduğu için sığmadı :D ) :
       Lise bitene kadar sadece hayal kurardım. Kafamda film izler gibi. Üniversiteyi kazandığım ilk yıl hayallerim bana yetmedi. Artık hayallerim hedeflerim haline gelmişti. Hayal ettim sonra hedefim oldu elde etmek için çalıştım.. çalıştım... çalıştım..
Üniversiteyi kazanalı 4 yıl oldu ve çalışmaya devam ediyorum. Elde edene kadar durmayacağım. Bu sayfada size deneyimlerimden, fikirlerimden ,öğrendiklerimden ve hayallerimden bahsedeceğim. Benim gibi okumayı sevenlerin çok olduğunu biliyorum , umarım sıkılmadan okursun..
İşte bu yüzden adı hayallerim benim.
neyse konumuza dönelim , nerde kalmıştım (?_?) Ha! Almanya da. İşte her gün 1 saat videoları izleyerek tekrar yapıyorum ama bu çok zormuş. İngilizce öğrenirken bu kadar zorlanmadım. Kaynak bulması kolay olduğundan da olabilir (çaktırma). Eylül sonuna kadar burada kalacağım. Öğrenmek çok istiyorum ama biliyor musun korkuyorum. Hata yapmaktan. Aslında çok saçma biliyorum ama ingilizce konuşurken de böyleydim ben. Yabancı arkadaşlarımla konuşana kadar sanki 40 defa ölüp ölüp diriliyordum. Çoğuyla da konuşamıyordum , utancımdan. Aslında kimsenin umurunda değil hata yapmam. Ama işte ince düşüne düşüne insan kendini yıpratıyor. Örneğin ; Türkiye de yarın ne giysem diye bir saat düşünürdüm. Aman aman uyumlu olmak zorunda. Ama burada durum çok başka dışarı çıkmaya bile bir anda karar veriyorum. Bir anda elime geçeni giyip çıkıyorum. Kimse kimsenin umrunda değil. Türkiyeyi çok seviyorum ama diğer yanım Almanya da yaşamak istiyor. Belkide belli bir süre olmaz mı ?
Okuduğum bölüm Gıda Mühendisliği. Mesleğim Rabbimin nasibi ile oldu aklımda bile yoktu ama zamanla sevmeye başladım. Fakat çok fazla terim ve bilgi var. Hepsini öğrenmek istiyorum, bu meslekte en iyi olmak istiyorum ama hiçbirşeyi aklımda tutamıyorum. Nedenini bilmiyorum. Unutuyorum öğrendiklerimi, istemeden. Delice gelicek biliyorum ama geçmişimi bile unutuyorum. Bazı insanlar vardı acı veren , bazıları mutlu hissettiren ama ne yüzlerini anımsıyorum ne isimlerini. Seslerini unutalı çok oldu zaten. Kötü anılar gitsin derken herşeyi unuttum. Neden bunu anlatıyorum gelicem oraya...
Mesleğimden dolayı Almanya da yaşama olasılığım var ama bunun için ilk şart;
OKUL BİTMELİ!
ikinci şart:
DİL ÖĞRENMELİ!
üçüncü şart:
ÖĞRENDİKLERİMİ UNUTMAMALI!
Şartlar uzadıkça uzar. Bu yazımda böyle bitsin. Umarım birisi yazımı okur..